İçeriğe geç

Davar Güdemek ne demek ?

Davar Güdemek Ne Demek? İnsan, Doğa ve Aklın Çobanlığı Üzerine Felsefi Bir Deneme

Bir filozof için sıradan bir kelime, varoluşun en derin sorularına açılan bir kapı olabilir. “Davar güdemek” ifadesi, yüzeyde basit bir köy yaşamı pratiğini anlatır: hayvan otlatmak, onları yönlendirmek, korumak. Ancak bu eylemin ardında, insanın doğayla ve kendisiyle kurduğu ilişkiye dair derin bir anlam yatar. Türk Dil Kurumu’na göre “davar”, küçükbaş hayvan sürüsü; “gütmek” ise yönlendirmek, gözetmek, idare etmek anlamına gelir. Peki ya bir filozof için davar gütmek, sadece bir meslek mi yoksa bir metafor mu?

Bu yazı, “Davar güdemek ne demek?” sorusunu etik, epistemolojik ve ontolojik düzlemlerde tartışarak, insanın doğayla olan kadim bağını yeniden düşünmeye davet ediyor.

Ontolojik Açıdan: Varlığın Çobanı Olmak

Ontoloji, yani varlık felsefesi, “olmak” üzerine düşünmektir. Davar güden kişi, doğanın ortasında, canlılarla birlikte var olur. Heidegger, insanı “varlığın çobanı” olarak tanımlar. Çünkü insan, tıpkı bir çoban gibi, varlığı gözetir, düzenler, anlam verir. “Gütmek” eylemi, varlıkla kurulan sorumlu bir ilişkidir — ne sahiplenmek, ne de terk etmektir; sadece varlığı kendi düzeni içinde korumaktır.

Bir filozof açısından, davar gütmek doğaya hükmetmek değil, onunla bir uyum kurmaktır. Çünkü her gütme, aynı zamanda bir sınır çizimidir. İnsan, doğanın akışına dahil olur ama onu bütünüyle denetleyemez. Ontolojik sorular burada belirir: “İnsan doğanın parçası mı, efendisi mi?” “Gütmek” bir yönlendirme mi, yoksa bir birlikte var olma biçimi mi?”

Epistemolojik Perspektif: Bilginin Çobanlığı

Bilmek, tıpkı gütmek gibidir. Bilgi, kontrol etmenin değil, anlamanın aracıdır. Davar güden kişi, sürüsünü tanır: hangisi hastadır, hangisi yorgun, hangisi yoldan çıkmaya meyillidir. Bu gözlem, deneyimle kazanılan bir epistemik bilgeliktir. O halde “davar güdemek”, doğayı okumak, ritmini anlamak, varlığın sessiz dilini çözmek anlamına da gelir.

Modern çağın insanı bilgiyle doludur ama anlamdan yoksundur. Bir filozofun gözünde, çağdaş toplum kendi “davarını” gütmeyi unutmuştur: düşünceler dağılmış, dikkat sürüsü dağılmıştır. Bilgi bolluğu içinde yön kaybolmuştur. Oysa gerçek bilgelik, tıpkı iyi bir çoban gibi, bilgiyi düzenlemekten, ona yön vermekten geçer.

Burada sormamız gereken soru şudur: “Zihnimizin davarlarını kim güdüyor?” Biz mi düşüncelerimizi yönlendiriyoruz, yoksa düşüncelerimiz mi bizi sürüklüyor?

Etik Boyut: Sorumluluk ve Şefkat

Etik açısından bakıldığında “davar güdemek”, yalnızca yönetmek değil, korumaktır. Bir çoban, sürüsüne zarar vermez; onları besler, yönlendirir, tehlikeden sakınır. Bu, güç ile sorumluluk arasındaki ince çizgidir. Günümüz dünyasında liderlikten ekonomiye kadar pek çok alanda eksik olan şey, tam da bu etik çobanlıktır.

İyi bir çoban, varlığa hükmetmez; onunla birlikte yaşar. Güç, kontrol değil, rehberliktir. Bu etik ilke, yalnızca doğayla değil, insan ilişkileriyle de ilgilidir. Öğretmen bilgiyi, devlet yönettiği toplumu, ebeveyn çocuğunu “gütmektedir.” Her biri, başka bir düzeyde “çobanlık” yapar. Ancak bu güdüm, eğer empati ve adalet temelli değilse, otoriteye dönüşür.

Etik bir soru belirir: “İyi gütmek” ne demektir? Koruyarak yönlendirmek mi, yoksa itaat ettirerek düzen sağlamak mı? Davar güdenin niyeti, eylemin ahlaki değerini belirler. Tıpkı filozofun, hakikate ulaşma yolunda niyetinin bilgeliğini belirlemesi gibi.

İnsanın Çobanlığı: Doğaya, Topluma ve Kendine

İnsan, çağlar boyunca hem doğanın çobanı hem de kendi arzularının mahkûmu olmuştur. “Davar gütmek”, bu nedenle bir metafordur: insanın doğa üzerindeki sorumluluğunu, kendi iç dünyasındaki düzen arayışını temsil eder. Modern insan, artık doğanın değil, teknolojinin çobanıdır. Ancak dijital sürü, doğanınkinden daha vahşi ve daha kontrolsüzdür. Akışlar, veriler, düşünceler – her biri kendi yoluna gitmektedir. Belki de insanın bugün yeniden öğrenmesi gereken şey, sade bir köy çobanının bilgeliktir: azla yetinmek, dikkatli bakmak, sessizce yönlendirmek.

Felsefe bu anlamda, çağımızın “entelektüel çobanlığı”dır. Düşüncelerimizi güder, onları özgür ama bilinçli biçimde bir arada tutar. Çünkü hakikat, dağılmış zihinlerin değil, yönlendirilmiş farkındalıkların meyvesidir.

Sonuç: Gütmek mi, Anlamak mı?

“Davar güdemek ne demek?” sorusu, yalnızca dilsel bir açıklamaya indirgenemez. O, insanın dünyayla kurduğu ilişkinin özünü taşır. Gütmek, anlamaktır; anlamak, varlığa saygı duymaktır. Felsefe de bu nedenle, bir tür ruhsal çobanlıktır — düşünce sürüsünü düzen içinde tutar, onları bilinç vadisine yönlendirir.

Belki de asıl mesele, “kim güdüyor?” değil, “nasıl güdüyoruz?” sorusudur. Çünkü her yönlendirme, bir etik tercihtir. Ve insanın hakiki görevi, doğayı değil; kendini gütmeyi öğrenmektir.

#felsefe #ontoloji #etik #epistemoloji #varlık #insandoğa #düşünce #hakikat #davar #çobanlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
grandoperabet girişsplash